Şizofreni

Şizofreni; düşünce, duygu ve davranıştaki bozulmalar -fikirlerin mantıklı bir şekilde ilgili olmadığı bozulmuş düşünce; hatalı algılama ve dikkat; duygu ifadesinin eksikliği ve uygunsuz duygu dışa vurumu; darmadağınık bir görünüm gibi devinim ve davranışta bozukluklar- ile tanımlanan bir bozukluktur. Şizofreni hastası olan kişiler diğer insanlardan ve günlük gerçeklikten uzaklaşarak tuhaf inançlar (sanrılar) ve halüsinasyonların (varsanıların) olduğu bir hayata geri çekilebilirler.

Şizofreni belirtileri bir kişinin düşünme, hissetme ve davranış biçimi dahil olmak üzere her yönünü işgal eder. Bu belirtiler, sonrasında şaşırtıcı olmayan biçimde, istikrarlı bir işi sürdürmeyi, bağımsız bir şekilde yaşamayı ve diğer insanlarla yakın ilişkiye sahip olmayı engeller. Ayrıca diğer insanların alay ve zulmüne neden olabilir. Bu belirtilerden kurtulmak için kişi, madde (kötüye) kullanım girişiminde bulunabilir. Bu nedenle şizofrenlerde madde kötüye kullanım oranı yüksektir. Şizofreninin yaşam boyu yaygınlığı %1’den biraz daha azdır. Şizofreni bazen çocuklukta başlar ancak çoğunlukla geç ergenlik veya genç yetişkinlikte ve bir şekilde erkeklerde, kadınlardan daha erken ve daha sık ortaya çıkar.

ŞİZOFRENİDEKİ BAŞLICA BELİRTİ ALANLARI

  1. POZİTİF BELİRTİLER: Varsanılar (halüsinasyonlar) ve sanrılar (hezeyanlar) gibi normal davranış ve deneyim dağarcığında bulunmayan aşırılıkları ve bozuklukları kapsar.
  2. SANRILAR: Açık şekilde gerçeklikle çelişen inançlardır. En sık görülen sanrılar şunlardır:

+ Düşünce Sokma Sanrıları: Kişinin kendi beynine başkaları tarafından düşünce sokulduğuna inanmasıdır. Örneğin; beynine çip yerleştirilip düşüncelerinin hükûmet tarafından yönlendirildiğini düşünen kişi.

+ Düşünce Yayma Sanrıları: Düşüncelerinin yayılıp iletildiğine inanıp herkes tarafından düşüncelerinin bilindiğini düşünmedir.

+ Büyüklenmecilik (Grandiyöz) Sanrıları: Kişi kendini, kimliğini, gücünü olağanüstü şekilde abartır. Örneğin; kişi kendisinin bir tanrı olduğuna inanabilir.

+Perseküsyon Sanrıları: Başkaları tarafından kendisine komplo ve tuzak kurulduğuna ilişkin yanlış inançları kapsar.

  • VARSANILAR (HALÜSİNASYONLAR): Var olmayan obje ve olayların algılanması durumudur. Bunlar, görselden ziyade daha çok işitseldir. Kişi uyarıcı olmadığı halde birtakım sesler duyar. Bu sesler kişiye bir şey yapmasını emreder, kişiyi değersizliği nedeniyle aşağılar, bazen de anlamsız cümleleri dile getirirler.
  • NEGATİF (SİLİK) BELİRTİLER: Şizofreninin negatif belirtileri kişinin yaşam kalitesini ciddi derecede etkileyen davranışsal eksiklikleri kapsar. Davranış normalden sapmıştır. Bu belirtiler aşağıdaki gibidir:

+ Künt Duygulanım: Duygunun dışsal ifadesindeki eksikliktir. Bu belirtiye sahip kişi boş bakabilir, yüz kasları hareketsizdir, bakışları donuktur. Duygulanımda değil duyguların aktarılmasında anormallik vardır.

+ Aloji: Konuşma miktarındaki belirgin azalmayı ifade eder. Bu kişiler pek fazla konuşmazlar ve sorulan sorulara 1-2 kelimelik cevaplar verip detayları anlatmaktan kaçınırlar.

+ Anhedoni (Zevk Alamama): Gelecekteki haz verebilecek olaylara karşı ilgisizlik, zevk alamama durumudur.

+ Asosyallik: Sosyal ilişkilerin zayıflığıdır. Bu kişiler yakın ilişki kurmaktan kaçınıp yalnız kalmak isterler. Aile ve arkadaşlarıyla ilişkileri çok kısıtlıdır.

+ Avolisyon/İstemsizlik: İş/okul, ilgi alanları ve sosyal aktiviteler gibi rutinleri ihmal etme, devamlılık göstermede yetersiz kalma halidir. Zamanlarının çoğunu hiçbir şey yapmadan sabit şekilde geçirirler.

ŞİZOFRENİNİN NEDENLERİ

  • Ailesel çalışmalar, şizofrenik ebeveynlerin çocuklarının yüksek şizofreni riski taşıdığını ortaya koymuştur.
  • Şizofren bireylerin beyin yapılarında anomaliler olduğu kanıtlanmıştır. Prefrontal korteksin azalmış aktivasyonunun şizofreniye neden olduğu bulunmuştur.
  • Doğum öncesi enfeksiyon veya doğum sırası komplikasyonlar beynin normal gelişimini etkileyip şizofreni riskini arttırmaktadır.
  • Ergenler arasında kenevir kullanımı, özellikle genetik olarak şizofreniye yatkın olan bireylerde riski arttırmaktadır.

ŞİZOFRENİ TEDAVİSİ

Şizofreni tedavisi çoğu kez kısa süreli hastane yatışlarını, ilaç tedavisini ve psikososyal desteği kapsar. Antipsikotik ilaçlar, özellikle fenotiyazinler, 1950’lerden itibaren şizofreni tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu ilaçlar bir dereceye kadar etkili olabilmekle beraber ciddi yan etkilerin görülmesine yol açabilmektedirler. Yalnızca ilaç tedavisi şizofren bireyin sosyal yaşama uyum sağlamasında yeterli değildir. İlaç tedavisine ek olarak aile terapisi, bilişsel davranışçı terapiler, bilişsel onarım terapileri ve birtakım sosyal eğitimler gereklidir.

Previous Post