İLERİ YAŞTAKİ NÖROBİLİŞSEL BOZUKLUKLAR

Algımız yaşamımızın erken dönemlerinde en üst düzeydedir. Sonrasında yetişkinlikte durağan döneme gireriz ve yaşlandıkça nöron bağlantılarının zayıflayıp kopması nedeniyle bilişsel yetilerimizde düşüş yaşarız. Beyindeki bu dejenerasyon yaşlılıkta bazı nörolojik hastalıklara sebep olabilir. En temel nörobilişsel hastalıklar demans (bunama) ve deliryumdur (zihinsel karışıklık durumu).

DEMANS

Hafıza, hüküm, soyut düşünme, dürtülerin kontrolü ve entelektüel yeteneklerden oluşan zihinsel yetilerin bozulması durumudur. Demans; bilişsel gerilemeyi ve güncel olayları bellekte tutamamayı kapsayan geniş bir terimdir ve yaşlılarda görülür. 60’lı yaşlardaki insanların yaklaşık %1-2’sini; 85 yaşın üzerindeki insanların ise %20’sinden fazlasını etkilemektedir. Demans ilerledikçe kişi en yakın olduğu kişileri tanımaz hale gelebilir, evinin yolunu bulamayabilir, hep gittiği yerleri hatırlamayabilir. Demanslı bireylerin kişilikleri de değişir. Sağlıklıyken yapmayacağı uygunsuz şeyleri yapabilir, dili kabalaşabilir, sapkınlıkta bulunabilir. Çoğu demans yıllar içinde çok yavaş bir seyirde gelişir. Demansın aşağıdaki gibi birçok türü vardır ve en sık görüleni (%80) Alzheimer hastalığıdır.

Alzheimer:

Genetik yatkınlık sebebiyle ortaya çıkabilen ve beyindeki plaklar (nöronlar dışında bulunan küçük, yuvarlak beta-amiloid proteini birikimi) ve yumakların (büyük ölçüde nöronların aksonlarındaki tau proteinlerinden oluşan bükülü protein lifleri) varlığıyla karakterize olan bir hastalıktır. Alzheimer’da, beyin dokusu geri dönüşü olmaksızın bozulmuştur ve ölüm genellikle belirtilerin başlangıcından sonraki yaklaşık 12 yıl içerisinde gerçekleşir. Yaşam tarzı, psikolojik sağlık, egzersiz düzeni, bilişsel meşguliyetler genetik yatkınlığı olan kişilerde hastalığın ortaya çıkıp çıkmaması üzerinde etkilidir. Hastalık; dalgınlık, konsantrasyon zorluğu ve yeni bilgileri hatırlamada yaşanan zorluklarla belirti gösterebilir. Bu eksiklikler hastalığın ilk yıllarında belli olmayacak düzeyde ve hızdadır. Hastalık ilerledikçe bu belirtiler günlük yaşamı etkilemeye başlar. Konuşma becerisinde, sosyal ilişkilerde, hafızada ciddi bozulmalar baş gösterir. Yönelim kaybı (zaman, mekân ya da kimlik karışıklıkları) yaşanır. Hasta yakınlarının isimlerini, kimliklerini unutur. Temel fizyolojik ihtiyaçları (yeme, içme, tuvalet, yıkanma vb.) için yardıma ihtiyaç duyabilir. Alzheimer ile birlikte apati (duygusuzluk) ve depresyon gözlemlenebilir.

Hastalığın erken dönemlerinde nöronlar arasındaki bağlar kopmaya bununla beraber de nöronlar ölmeye başlar. Beynin bazı bölümlerinde küçülmeler gerçekleşir. Yapılan çalışmalarda bulunan sonuçlara göre Alzheimer %79 genetik faktörlerden, %21 çevresel faktörlerden etkilenmektedir.

Frontotemporal Demans (FTD):

Beynin frontal ve temporal bölgelerindeki nöron kaybından kaynaklanan demans türüdür. Genellikle 50’li yaşların ortasında ya da sonunda ortaya çıkar ve hızla ilerler. Tanı koyulduktan sonra genellikle 5-10 yıl içerisinde ölüm gerçekleşir. Alzheimer hastalığından farklı olarak bu demans türünde bellek alanında ciddi bozukluklara rastlanmaz. FTD’de duygusal süreçlerde bozulmalar daha ön plandadır. Bu nedenle sosyal ilişkileri zarar görür, duyguların düzenlenmesinde eksiklikler ortaya çıkar.

Vasküler Demans:

Vasküler demans serebrovasküler hastalığının sebep olduğu bir demans türüdür. Hastalık kişide öncelikle bir pıhtı oluşmasıyla ve bu pıhtının dolaşıma zarar verip inmeye yol açmasıyla ortaya çıkar. İlk inmeden sonraki bir yıl içerisinde hastaların %7’sinde demans gelişir. Tekrarlayan inmeler demans riskini arttırır. Kardiyovasküler hastalıklar, kötü kolesterol, sigara tüketimi, yüksek kan basıncı ve tansiyon da risk faktörleridir. Belirtilerin başlaması bu demans türünde diğer türlere kıyasla daha hızlıdır.

Lewy Cisimcikli Demans (LCD):

Parkinson hastalığıyla yakından ilişkilidir. Parkinson hastalığı olan kişilerin yaklaşık %80’i LCD olur, ancak parkinson olmayan insanlarda LCD olabilir. Belirgin görsel varsanılar ve bilişsel belirtiler Alzheimer hastalığından ziyade LCD’de daha olası görülür. Diğer bir belirti ise kişilerin çok yoğun rüyalar deneyimlemesidir rüyalarında konuşabilirler, hareket edebilirler ve rüyalarını gerçekmiş gibi görebilirler.

Hastalık ve Hasar Kaynaklı Demans:

Birtakım tıbbi durumda demansa neden olabilir. Ensefalit (beyne giren virüsler nedeniyle beyin dokusunun iltihaplanması), menenjit (beyin zarının iltihaplanması), frengi, kafa travmaları, beyin tümörleri, HIV, beslenme eksiklikleri, toksinlere maruz kalma (örneğin; kurşun ya da cıva), endokrin sorunları (hipertiroid, böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği vs.) ve kronik madde kullanımı hastalığa neden olan etmenler arasında sıralanabilir.

Demans genellikle ilaç tedavisine ancak minimum düzeyde yanıt verebilir. İlaçlar, hastalığın seyrini yavaşlatmaya yardımcı olabilir ancak bellek işlevlerini eski seviyesine getiremez. Tıbbi tedaviler, demans ile birlikte meydana gelen depresyon, apati ve ajitasyon gibi psikolojik belirtilerde yaygın olarak kullanılır. Antidepresanlar Alzheimer hastalığına eşlik eden depresif belirtileri hafifletmeye yardımcı olabilir. Destekleyici psikoterapi, hastalığın etkileriyle başa çıkmada hastaya ve hasta yakınlarına yardımcı olabilir. Terapist hastalık hakkında doğru bilgiler sağlar hastanın bakımı konusunda ailelere yol gösterir.

DELİRYUM

Deliryum, bulanık bilinçle karakterize olan nörobilişsel bir hastalıktır. Kişi, çevresinden habersiz ve çevredekilere dikkat etmiyor gibi görünebilir. Belirtiler akut bir biçimde ortaya çıkma eğilimindedir ve gün boyunca değişir. Deliryum en çok çocukları ve yaşlıları etkiler. Deliryumun tanı koyucu belirtileri dikkati odaklamada büyük sıkıntılar yaşama ve uyku düzeninde bozulmalardır. Hastalar bazen tutarlı bir düşünce akışını sağlayamayacak kadar dikkatsizdirler. Zihinleri uçup gittiği için sorulara yanıt vermede zorlanabilirler. Gün içerisinde uykulu bir biçimde etrafta dolanırlar ancak gece boyunca uyanık ve tedirgindirler. Canlı rüyalar ve kabuslar yaygın olarak görülür. Düşünceleri birbirinden kopuk olan bu kişilerin belli bir sohbete dahil olmaları imkânsız gibidir. Deliryumun daha şiddetli geçen ileri safhalarında, konuşma oldukça tutarsız bir hal alır ve anlamsızlaşır. Deliryumlu bireyler, bazen hangi günde olduklarını, nerede olduklarını ve hatta kim olduklarını bile karıştırabilirler. Özellikle yaşadığı son olayları hatırlamada zorlanırlar; bellek kaybı yaygındır. Deliryumlu insanların yirmi dört saatlik bir sürede; tutarlı, uyanık, dikkatli olduğu ve zihinlerinin açık olduğu dönemler vardır. Bu günlük dalgalanmalar deliryumu diğer demans türlerinden ayırmaya yardımcıdır. Algısal bozukluklar deliryumda sık görülmektedir. Görsel halüsinasyonlar ve sanrılar sık olmakla beraber her zaman mevcut değildir. Deliryumlular bir duygudan diğerine hızla geçiş yapabilirler. Az önce öfke nöbeti yaşarken bir dakika sonra halsiz bir biçimde oturabilirler. İdrar ve dışkı tutamama durumları yaygındır. Deliryum kötüleşirse kişi uyku halinde ve uyuşuk olabilir. Tedavi edilmezse ölüm oranı yüksektir. Deliryum aslında altta yatan tıbbi bir durumun ikincilidir. İlaç zehirlenmeleri, enfeksiyonlar ya da ateş, organ yetmezliği, nörolojik bozukluklar veya büyük bir ameliyata girmenin yarattığı stres durumu deliryumun en yaygın tetikleyicileridir. Deliryumun asıl kaynağı olan bu rahatsızlıklar tedavi edilirse deliryum durumu düzelebilir. Deliryumun tamamen iyileşmesi mümkündür. Tıbbi durumların tedavisinin yanı sıra en yaygın tedavi şekli atipik antipsikotik ilaçların kullanılmasıdır. Hastalık teşhis edilemez ve belirtiler yeterince ele alınamazsa ileri düzeyde bilişsel gerileme ve hatta ölüm riski oldukça fazla olur.